Mayıs - 2023 Genç İstikbal Dergisi
Fetih, kelime olarak; açmak, kapalılığı gidermek, yol göstermek anlamına gelir.
Fetih, kelime olarak; açmak, kapalılığı gidermek, yol göstermek anlamına gelir. Istılahi manası ise; kalpleri İslam’a açmak, İslam’ın önündeki engelleri kaldırmak ve İslam dışı beldeleri İslam ile buluşturmak için Müslümanların idaresi altına almak şeklinde tanımlanabilir. Bu tanımdan ulaşabileceğimiz tema, İslam’ın önündeki engelleri kaldırmaktır. Böylece İslam’ın bütün insanlığa ulaşabilmesi sağlanmış olur. İslam’la insan arasındaki en büyük engel küfürdür. Küfür; Hakkı gizlemek, örtmek anlamına gelir. İşte Fetih, küfrün gizlediği Hakkı açığa çıkararak, İslam ile insan arasındaki engeli kaldırmayı ifade eder.
İslam’ın önündeki engeller kalktığı ve küfrün egemen olduğu düzenin yerini adil bir düzene bıraktığı toplumda insanların kalplerinin İslam’ın aydınlığını daha duru bir şekilde algılayabildiği muhakkaktır. Fetih sonrasında İslam’ın adaleti ve merhameti karşısında kalpler kendiliğinden hakikatin ışığına meyledecektir. İslam toplumunun hiçbir aşamasında kılıç zoruyla Müslüman olan bir toplum ve fert yoktur. İslam kılıçla sadece adalet taşımıştır. Müslümanlıksa kalplere zorla değil adaletle girmiştir.
Bu açıdan baktığımız zaman tarihimizde yapılan nice fetihler içerisinde, kalplerin nasıl fethedildiğinin en güzel örneklerinden biri de İstanbul’un fethidir. Efendimizin (sav) müjdesine nail olabilmek uğruna, tarih boyunca birçok Müslüman İstanbul üzerine sefere çıkmışsa da; fetih, ancak bu müjdenin ağırlığından sabahlara kadar ağlayan Fatih’e nasip olmuştur.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra halkın can ve mal emniyetinin korunması ve herkesin dini hayatını rahatça yaşayabilmesi için ferman vermiştir. Böylece “Bizans kavuğu görmektense Müslüman sarığı görmeyi yeğleriz” diyen gayrimüslim halkın fetihten çıkardıkları mana tecelli etmiş oluyordu. Tıpkı Mekke’nin fethinde Efendimizin (sav), kendisisine her türlü zulmü yapan müşrikleri affettiği gibi, tıpkı Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü kan gölüne çeviren haçlılardan sonra tekrar Kudüs’ü fethettiğinde halkın can güvenliğini teminat altına aldığı gibi...
Tarihin ibretli sayfalarına baktığımız zaman, Müslümanların fetih anlayışı ile batının yürüttüğü işgal politikası arasında hiçbir benzerliğin olmadığı görülür. İşgal kalpleri öldürmek, fetih ise kalpleri diriltmek için yapılır. Tarih boyunca işgallerden geriye kalan; yıkılan şehirler, yakılan kütüphaneler, katledilen masumlar, tecavüz edilen kadınlar ve yetim bırakılan çocuklardır. Fetihten geriye kalansa; Afrika’nın en ücra köşelerine nüfuz eden merhamet, Asya’nın en uzak noktalarına yerleşen muhabbet ve Avrupa’nın ortalarına kadar ulaşan adalettir.