Mart - 2022 Genç İstikbal Dergisi
Derdi Dünya Olanın Dünya Kadar Derdi Olur
İlkokulda okuyan çocuk koşar adımlarla okuluna gidiyordu. Yaşlıca bir adama çarptı ve yere düştü. Adam çocuğu yerden kaldırdı. Eliyle üstüne bulaşan tozu silkeledi ve çocuğun başını okşayarak sordu:
- Evladım böyle hızlı hızlı nereye gidiyorsun?
- Okula gidiyorum amca.
- Kaçıncı sınıftasın?
- Dördüncü sınıfa gidiyorum.
- Ne yapacaksın bu okulu bitirince?
- Ortaokulu devam edeceğim. Yaşlı adam sorularını sıralamaya devam etti:
- Ortaokulu bitirdikten sonra ne yapacaksın?
- Liseye gideceğim.
- Liseyi bitirdikten sonra ne yapacaksın?
- Derslerime iyice çalışacak ve güzel bir üniversite okuyacağım.
- Üniversite bitirdikten sonra ne yapacaksın?
- Askere gideceğim.
- Askerlikten sonra?
- Askerliğimi bitirdikten sonra çalışıp para kazanacağım.
- Sonra?
- Sonra evlenecek ve bir aile kuracağım.
- Peki, evlendikten sonra ne yapacaksın? Çocuk biraz düşündükten sonra omuzlarını silkerek cevap verdi:
- Hiiç! Yaşlı adam, belki de yılların verdiği birikimin dünyaya yüklediği anlamla, şu cevabı verdi:
- E evladım! Bir hiç için bu kadar koşulur mu?
Hayatın akışı içinde rutinleştirilmiş birtakım vecibeleri yerine getirmeye çalışır her insan. Kimileri okulunu yarıda bırakır, kimileri diplomaları sıralar. Kimi öğretmen olur, kimi esnaf; bazıları adaletin peşinden koşar avukat olur, bazıları ağaca şekil verir marangoz olur. Bir şeylerin peşinden koşturur dururuz.
Geldiğimiz ve gideceğimiz âlemlerle karşılaştırdığımızda, uzun bir yolculukta kısacık bir dinlemeden ibaret olan dünya, bizi kendi peşinden koştururken; yaratılış gayemizi unutup dünyalık ideallerin girdabında boğulursak hayatımız bir hiçtir aslında.
Yeteneklerimiz, mesleğimiz ve her türlü meziyetlerimiz, fayda ürettiği ölçüde anlam kazanır. Yoksa sahip olduklarımız egolarımızı şişirip, kibrimizi artıyor ve zarar üretiyorsa; hiçbir anlam ifade etmez.